DÜŞLER
CAN DEVRİM UYSAL
@can devrim uysal
ağustos 2019
…
kesinlikle sensin,
bölünmüş bir siyahın
duvarlarına yaslanıp,
keşke
ölmek için iyi bir gün olsa diyen.
yollar ışıklar bizimle geliyor mu
toplanıp karanlık bir holde
konuşmaya.
neden çıkmıyoruz hemen
bıyıklarından duman damlayan
kahverengi-siyah lı adamın
bitmek bilmeyen
dizelerini atonal sevmeye.
bizim için köprüyü kapattılar
istavritler dizili kenarlarında
yeni camiden kuşlar,
galatadan sanat seviciler,
hasnun galip den içiciler,
maksemden sular,
uzun ince bir tramvay
beklemekten sıkılmış taksiciler
ölmek için iyi bir gün.
SIĞ
zamanın boşluklarında yuva yapan
zihnimin bana anlattığı
küçük bir haylazın erişemeden
kaybolan raflara konulmuş
masallarını düşünerek uyuduğu
ve taş mekteplerin
taş kalpli müdürlerinden uzak
kırılmış incir ağaçlarına bakan
köşesinde
herzaman hazır duran asker çocuklarının
lojman griliğinden olsa gerek
hazırolda soyulmuş bir elma gibi
parlayan yanaklarına toz kondurmayan
dizaltı annelerinin
eski moda dergilerinden
başka sahip olunamamışlığıdır.
...
hep bekledim,
günlerin gelişindeki sessizliği
durakların boşkenki mahçupluğunu
evlerin boyanmadan önceki halini
ölümden sonraki sıcaklığı
hep bekledim.
unutulmuş yol gibiyim
bekledim bir yanlışlık yolculuğunu
yıllar geçti, günler ve dahi saatler
şimdi bir an geliyor
beni almaya
koluma girip
şiirin güzel aklına.
ATİKALİ
yeniden yaz
uzak şehirde
bahçesinde ilkokul olan çocuğa
kısmet koyacağım adını bir çiçeğim olursa
bu bahtı kara semtte
mümkünse kaldırımlarında düşmeden
taşınmış yoksulluklar
kurulan pazarında
GÜL PAVYON
karşılıklı bakıştık
seni buluyorum kendimde
orada bir yerdesin
gitmeni bekliyorum gitmiyorsun
masaların örtüleri serilmemiş
çirkin iskeletleriyle,
akşamdan kalma düğün
ya da bir pornografi
seni buluyorum
neyce konuşursam konuşayım
gitmiyorsun
...
kaybolan rengini arıyorum
gün bitene dek,
duvara tutunamayan
incirin eylüle girdiği,
gölgesine sakındığı sokağın
yavaşlığın suların
tutulan yosunların,
acının geçerken çıkardığı
sesin
ölürken değişken
sevişirken gürleşen
en gelmeyenlerinden semtin ,
yeni başlamışım düşmeye
uzak yakınlığına
Yakın uzaklığına.
günün ortasından
geçen ben olmak istiyorum,
sende öldün çünkü
sevdiğim şiirler gibi.
I
korkular üzerine toplanıyoruz,
avlu dediğim
çevrili insan manzarası
dört mevsimin emzirdiği,
dönüp dolaşıp eksik etmediği
saklı koyunda çakıl taşlarını
parlatan suya,
ikiden önce sayılmayan üçe
kumtaşından katmanları okunan
ergen bir coğrafyaya.
yalnızlık,
ilkokulda başlar uzun bir yolu
geçerek demir kapılardan.
hep bir masadır etrafında
toplanıp gitmek
korkular üzerine
II
dokunulmaz kelimeler var,
uzun yolculuk,
sahibini unutan eşya,
kapı var mesela
koluna uzanamadığın.
söz var,
yanına konulmuş bir bardak su.
nasıl büyüdüm ben katlanarak
iki defa üç defa.
bir insandan taşan bir insan
boşlukları dolduran korkular
var.
III
elimden düşen yanlış,
dönüp bakarsam,
holde bir ölmek üzerelik
IV
büyümüş gerçekten
aramızdaki neden
tek başına
V
var mı
elinle koymuş gibi
bulduğun bir korku,
cebinde kalmış kırıntı,
üstüne kapanan bir kent
sevdiğin.
BİRLİKLER
Uzun yaz kısa konuş
*
Sormadan gir hayatıma
*
İhtilal dünyasına dair dağılıyoruz
*
Kapı kapalı değilse açıktır
*
Bir örtmedin beni bu kadar
*
Düz duruyordu bıraktığımda
*
Bırakılmış değildir söylediklerim ormana
*
Ev yapalım olmayanlara yeniden
*
Tahtaya dokunan neyse hemen çekildi
*
Uzak tutuyor beni
*
Yakin severdi eskiden
*
Boş duvarı herkes bekler
*
Camlar açık gitmek isteyene
*
İki yüz bile az
*
Bana bak boş zamanlarında
*
Bana bak boş günlerinde
*
Bana bak kimse göremez
*
Aklıma gelen sen değilSin
*
Yazları toplasan denize ulaşmaz
*
Akşamlar arasında bu akşam olsun
*
Sesini yerine bırak
*
İki yaşlıdan biri diğerine yaşlı der
*
Kimse kimse değildir ki
*
Iki zamanlı duruyor saat
*
Çok geniş açıyla bakarsam olur
*
Şimdiki zaman şimdide kalır
*
Istasyon bekliyorum inmek için
*
Sızıntı varsa bakmak isterim
*
Duyularım duyuldu
*
Arasında kalanlar ile güzel
*
Kentin kente sözü bitmez
*
Kendi kendine kalmaz
*
Durak durumdan beklenti dir
*
Sözlü tarih yazılırsa ne olur
*
İçinden konuşan kimse ortaya çıksın
*
Yedi dediğinde hazır değildim
*
Kimsesiz kalmasın inecek
*
Durum kendi etrafında gözüküyor
*
Birinci olsa sorun değil
*
Yazdım ama aslında olmamıştı
*
Kırmızı yada değil önemi yok
*
Bir daha gelme istemeden
*
İstemeden oldu değil mi
*
Yoksa sonra dönerim
*
Yoksa sonra severim
*
İkinci ye sevmem
*
Yeni şiir yazdım basma
*
Sana bakıyorum ayıp olmazsa
*
Yeterince düşündüm düşündüğümü
*
Beni gör gerisini sonra
*
Tüm zamanlar eve sığmaz
*
Yatılı okuldan çıkıp durma
*
Severek zaman geçmez
*
İkidir kaldırımdan yuruyorum
*
Gölgeler ışık sevmez
*
Iz düşümü fena olur
*
Kapalı hava hiç bir şeye benzemez
*
Bir Yerden aydınlık geliyor
*
Isıtılmış çay değil mi bu
Çağla yeşili
denizi uzak kumsalı
ve ölülerini topladığımız
yürüyüp giderken,
görmeyecek misin.
sen şarkısın, sol yanısın Gümüşlüğün,
en aksak toplayıcısı
dikenlerin,
dalgaları seven,
düşerken çıkardıkları sesi.
Bırak
orada olmayan hali
kendine,
eskidir.