ÅžEHÄ°R
CAN DEVRÄ°M UYSAL
@can devrim uysal
aÄŸustos 2019
I
kıyısında ne kalırsa kalsın,
bir Akdeniz öncesidir
yaşadığım şehir.
kendini bırakmış bir kuzgun
bakar hepimize.
II
la passiona çıkıyoruz,
rüzgar var,
uçucu bir ÅŸarkıya benzetti tüm karmaÅŸayı.
benlik diyorum,
gülüyorsun.
III
bakalım nereden istersen,
denize inen her ÅŸehrin
ıslanmış bir kıyısıdır bekleyen.
...
neden adını koyalım ki
bir çiçeÄŸin
cam önünde ölüme tanıklık etmesine.
yolları denize dik şehrimin
çok kedili, çok kuÅŸlu
ama hep yalnızlığı olan.
ıslanırız demek
yeni bir köprüaltı bulamadan
demirden ince geçitlerinde ÅŸehrin
seni öpmek daha kesin.
yer altından bakış.
I
uzun uzun bitmemiş bir yazı
konuşalım
ıslak, durgun, sessiz
bir hikaye olsun
üstüne çatılar konmuÅŸ sokağın
sabahından
kurtulan bir martının uçuculuÄŸunda,
özledim bakışından ÅŸehri görmeyi
demek için panayottan baÅŸlayan
yolculuÄŸumuz.
kimse onu farketmedi yazarken
kalbinin derinine
aÅŸk ÅŸiiri yazar gibi,
duvar orada duruyordu,
yazıda,
sökülmüÅŸ kaldırımların yerine
süslü saksılar konmuÅŸ,
eğri bir bodrum katına sızan.
her sabah yeniden baÅŸlar
yalnızlık
bildiÄŸim tek doÄŸru bu ÅŸehirde
​
II
​
yavaÅŸ;
bırakın içeri girsin
arka bahçelerde uzanıp duran
sarmaşıklar
​
hızlı;
kedi kadar birden mi
duvarlara tırmanışı yalnızlığın.
buradaydı mor şapkalı kadının
duvardaki gençliÄŸi
yüksek giriÅŸli apartmanların arasından,
üst üste kırılmış kalpleri olmasa
sarıltan yokluğu
burası cihangir demek için erken